Kürdistan'da kayıp yakınları bir kez daha adalet istedi

Devlet tarafından kaybedilen veya katledilenlerin yakınlarıyla birlikte insan hakları savunucuları Amed, Batman, Cizre ve Batman'da adalet arayışlarını sürdürdü. Eylemlerde AKP Hükümeti’nin 'İç Güvenlik Paketi' de protesto edildi.

Devlet tarafından kaybedilen veya katledilenlerin yakınlarıyla birlikte insan hakları savunucuları Amed, Batman, Cizre ve Batman'da adalet arayışlarını sürdürdü. Eylemlerde AKP Hükümeti’nin 'İç Güvenlik Paketi' de protesto edildi.

 AMED

Amed'de İHD ve kayıp yakınlarının her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 316’ncısı Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. İHD Amed Şubesi yönetici ve üyeleri, Mezopotamya Yakınlarını Kaybedenler Derneği (MEYA-DER) yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, insan hakları aktivistleri ve kayıp yakınlarının katıldığı eylemde, 1994 yılında İstanbul’da gözaltında kaybedilen üniversite öğrencisi Cüneyt Aydınlar’ın akıbeti soruldu.

Eylemde konuşan İHD Amed Şube Yöneticisi Av. Abdullah Zeytun, adalet talebiyle gerçekleştirdikleri oturma eylemlerinde kayıpların kimler tarafından ve nasıl kaybedildiğine yönelik bilgiler vermelerine rağmen, devletin bu konuda adım atmamasına tepki gösterdi.

Adaletin sağlanması için geçmişle yüzleşmenin önemine vurgu yapan Zeytun, devlete arşivleri açma çağrısında bulundu.

Zeytun, 'İç Güvenlik Paketi'nin yeni kayıp olaylarına zemin oluşturduğunu belirterek, “Biz kayıplarını arayan insanlar ve Kürdistan halkları olarak hükümete, 'İç Güvenlik Paketi'ni derhal geri çekme çağrısında bulunuyoruz" dedi.

CÜNEYT AYDINLAR NASIL KAYBEDİLDİ?

28 Şubat 1994 tarihinde İstanbul’da gözaltında kaybedilen üniversite öğrencisi Cüneyt Aydınlar’ın yakını Fırat Mercan, Aydınlar’ın kaybedilme sürecini anlattı. Aydınlar’ın İstanbul’a üniversite öğrencisiyken, sokak ortasında sivil polisler tarafından gözaltına alındığını, adliyeye çıkarılmadan önce yer göstermek bahanesiyle Beyoğlu’nda yaklaşık 20-30 polis eşliğinde bir eve götürüldüğünü, ancak bu tarihten sonra bir daha izine rastlanmadığını açıkladı.mAydınlar’ın götürüldüğü evin ev sahibi ve görgü tanıklarının, Aydınlar’ın gözlerinin bağlı, dizlerinin ise kan içerisinde olduğunu söylediklerini aktaran Mercan, ancak polislerin kaçtığı şeklinde tutanak tuttuklarını söyledi.

Aydınlar’ı kaybedilmesinde ismi geçen polislerin ailelerine seslenen Mercan “Eşiniz, oğlunuz, babanız bizim kardeşimizi kaybetti. Bundan haberiniz var mı" diye sordu.

BATMAN

İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları " Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarıyla 316'ncı kez Atatürk Parkı'nda bir araya geldi. Barış Anneleri, KURDİ-DER, MEYA-DER temsilcilerinin de destek verdiği eylemde açıklama yapan İHD Batman Şube Başkanı Mehmet Bağadır, devletin sessiz kalarak kayıpların ve katledilenlerin faillerini koruduğunu vurguladı.

İHD Üyesi Mesut Aydın ise 'İç Güvenlik Paketi'nin 1990'lı yıllarda yaşanan süreci tekrar gündeme getireceği uyarısında bulundu.

CİZRE

Dayikên Şemiyê (Cumartesi Anneleri), Şırnak'ın Cizre ilçesinde, '90'lı yıllarda yaşanan "faili meçhul" cinayetlerin aydınlatılması ve gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerinin bulunması talebiyle 323. haftada Sanat Sokağı'nda bir araya geldi.

Eylemde, AKP Hükümeti’nin hazırladığı 'İç Güvenlik Paketi'ne tepki gösterilirken, kayıp yakınları eyleme şal û şapik giyerek katıldı. Bazı kayıp yakınlar da yine yüzlerini puşi ile kapatarak tasarıyı protesto etti.

Eyleme, DBP, HDP ilçe örgütleri yöneticileri, KESK bileşenleri, MEYA-DER, Cizre Belediye Meclis üyeleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, Botan DİN-DER üyeleri ile çok sayıda kişi de katıldı.

ÖMER GÜVEN JİTEM TARAFINDAN KATLEDİLDİ

Bu haftaki eylemde, 1992 yılında JİTEM'in katlettiği Ömer Güven'in öyküsü eşi Ayşe Güven tarafından anlatıldı.

Eşinin Cizre'den Şırnak'a giderken, bir arkadaşı ile birlikte JİTEM elemanları tarafından yolda durdurularak alıkonulduğunu söyleyen Güven, iki gün boyunca kendilerinden haber alamadıklarını, ardından araçlarıyla birlikte yakıldıklarını öğrendiklerini belirtti.

'ÇOCUKLARIMIN OKULU BİTTİ, ADALET HALA YERİNİ BULMADI'

Güven, eşi katledildiğinde iki aylık hamile olduğunu da aktararak, "Şu anda üç çocuğum var, bu çocukları babasız büyüttüm. Devletin eli kanlı adamları eşim ve birkaç kişiyi daha birlikte katletti. Eşimin bir suçu yoktu, Kürt olduğu için katledildi. Çocuklarım bugün üniversiteler bitirdi, ancak halen belli olan eşimin katilleri yargılanmadı. Adalet yerini bulmadı. Adalet yerini buluncaya kadar bizler adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu.

YÜKSEKOVA

Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde de İHD ve kayıp yakınları, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin desteğiyle düzenledikleri eylemlerinin 48'inci haftasında Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Eylemde, 1994 yılında kaybedilen Mehmet Yaşar ile 2 gün sonra işkence edildikten sonra 60 mermi ile katledilen Zeki Yılmaz'ın failleri sorulurken, İHD Yüksekova Temsilcisi Muhyettin Ünal, cezaevlerindeki hasta tutsakların serbest bırakılması çağrısında bulundu.

ZEKİ YILMAZ'IN HİKAYESİ

Zeki Yılmaz'ın hikayesini kardeşi Reşit Yılmaz şöyle anlattı:

"1994 yılında Zeki gözaltına alındıktan sonra çeşitli işkencelerden sonra serbest bırakıldı. Aradan 2 gün geçtikten sonra beyaz Toros marka araçla dükkanından alınan abim, tüm aramalarımıza rağmen bulunamadı. 20 gün sonra Dilektaşı köyü (Manis) yakınında dişleri sökülmüş, gözleri oyulmuş ve vahşice işkence edilmiş ve bedenine 60 kurşun sıkılarak öldürülmüş halde bulundu. 1994 yılında abim Zeki'ye yapılan infazı böylesine bir işkenceyi ve ölümü ülkenin her karış toprağında faili meçhul cinayetlerin fışkırdığı zamanlarda Yüksekova Çetesi adı altında devletin bekasını sağlamak adına onlarca insanın vahşice öldürülmesine kayıp edilmesine ve işkencelerden geçirilmesini sağlayanların hakkında başlattığımız hukuki mücadelede, Tansu Çiller, Doğan Güreş, Refah Partisi, Doğruyol Partisi, Anavatan Partisi yetkilileri, Yüksekova Tabur Komutanı Mehmet Emin Yurdakul, dönemin emniyet müdürü, kaymakam, korucubaşı, özel hareketçi Enver Çırak, Üsteğmen Bülent Yetut, itirafçı Kahraman bilgiç ve dönemin Et Balık Kurumu Müdürü yargılanmadı ve cezalandırılmadı. Zamanaşımı diyerek dava düştü. Davamızı AİHM götürdük."

KAYBEDİLEN MEHMET YAŞAR'I OĞLU ANLATTI

Yılmaz'ın cenaze töreninden 2 gün sonra panzerler eşliğinde asker ve polislerce götürülen ve bir daha kendisinden haber alınamayan Mehmet Yaşar'ın akıbetiyle ilgili ise oğlu Renas Yaşar konuştu. Yaşar, şunları anlattı:

 "Babam kaybedildiğinde 32 yaşında ve o tarihte biz 5 kardeş, en büyüğümüz 10 yaşındaydı. Yüksekova'da babamın samimi arkadaşı Zeki Yılmaz gözaltında katledildikten sonra cesedi Dilektaşı (Manis) köyünde dere kenarında bulundu. Babam arkadaşının cenazesine katıldı. Ancak cenazeye katılanlardan bazı tanıdıklar babama 'Sen ayrıl, seni de alacaklar' dedikten sonra babam cenazeden ayrıldı. Oradan ayrılır ayrılmaz izlendiğini fark edince bir tanıdığın evine girdi. Kaldığı evin tespit edildiğini anlayınca da hava karardıktan sonra akrabamız Yusuf Bartın'ın evine gitti. Saat 20.00 sıralarında askerler tarafından mahalle ablukaya alındıktan sonra kendini polis olarak tanıtan sivil 4 kişi evde kimlik kontrolü yaptıktan sonra babama 'Seni emniyete kadar götüreceğiz. İfadene başvuracağı' dedikten sonra babamı alıp götürmüşler. Tüm girişimlere rağmen gözaltını inkâr ettiler. Sık sık evimize polisler gelirdi, babamı soruyorlardı. 'Dağdakiler götürmüş olabilir mi' diyorlardı. Annem, 'Dağdakilerin panzerleri yok, onlar eve gelip kendilerini polis olarak tanıtmazlar. Onu asker ve polisler götürdü' dedikten sonra bizi rahat bıraktılar. İtirafçı Kahraman Bilgiç ifadelerinde 'Mehmet Yaşar Tabur Komutanı Mehmet Emin Yurdakul talimatıyla alınıp tabura getirildi. Çok ağır işkence yapıldı, işkence sonucu dirsek kemikleri görünüyordu. Daha sonra helikoptere bindirip götürdüler ve geri getirilmediğine tanık oldum, büyük ihtimalle helikopterden atılmıştır' dedi. Babamla ilgili beyanlarda bulunmuş. Babamın bulunması için tüm resmi birimlere başvurduk, ayrıca Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunduk bir sonuç alamadık."